Pandeli – Mısır Çarşısı

Beyazıt’tan başlayan mini gezimizde, sahaflar, kapalı çarşı, bedesten ve şark kahvesinden sonra Mahmutpaşa üzerinden Mısır Çarşısına doğru yöneldik.

Batur için bu gezi ilginçliğini sürdürüyordu. Mahmutpaşa’daki o insan güruhu görülmeye değerdi. Ben bile buranın kalabalığı unutmuşum. O kalabalığı yara yara Mısır çarşısına doğru inerken çığırtkanların “gelll gelll ne alırsan 10 liraaa” seslerine, seyyar satıcıların sesleri karışmaktaydı. Mahmutpaşa’dan inerken, bir seyyar yer fıstığı satıcısına denk gelince, acıkan karnımıza hakim olamayıp 2,5 ytl lik bir torba aldım. Seyyar satıcı amca, Batur ile hasbehal ederken bende fotoğraf makineme davranınca böyle samimi bir poz çıktı. Bu içten davranış başka hangi ülkede vardır ki? Batur’da bu mini gezi sırasında günlük hayatımızda kolay kolay rastlayamayacağımız bir deneyim yaşamış oldu.

Batur Mısır çarşısında, çarşının ismi gibi mısırcılar hayal etmiş. Hatta çarşıya girince “Sweet Corn” satıcıları aramış. Ama Beypazarı usulu ceviz sucukları, Safranbolu lokumlarını görünce kendini kaybetti. Artık Pandeli’ye doğru koşar adımlarla ilerlemeye başladık.

Mısır çarşısının ismi, 18. yüzyılda Mısır’dan gelen baharatları satan dükkanların çokluğundan verilmiş olsada bugün itibarıyla baharat satışı yapan 15 kadar dükkan kalmış. Yeşil kına, kırmızı biber, sarı kimyon ve daha da adını bilmediğim bir çok baharat bir renk cümbüşü içinde dükkanların girişleri süslemekte.

Pandeli Mısır çarşının Yeni cami kapısında yer almakta. Giriş kapısının kemerinin hemen üzerinde. Bir tarafındaki camlardan Mısır çarşının içine bakmakta, diğer tarafındaki camlardan ise Halic’in o doyumsuz manzarası izlenmekte. Turkuaz çini kaplı duvarları ile otantik yapısı neredeyse hiç bozulmamış. Bembeyaz kolalı masa örtüleri ise insanın içini açmakta. Menüsü ise, grafik anlamda çok güzel.

Mekan 50 yılı aşkın süredir burada işletilmekte. Kuruluşu ise 80 yılı geçmiş. Pandeli Çobanoğlu isimli Niğde doğumlu Rum asıllı bir Türk vatandaşı tarafından kurulmuş. Son 50 yıldır ise bay Pandeli’nin oğlu Hristo ve Cemal Biberci işletmekte ve bugünlere kadar işletmenin ününü sürdürmeyi başarmışlar. Bay Hristo’nun oğlu ise Atina’da bir şube açmış. İnternet sayfalarında şubenin adresi var, Pendelis sokağında. İlginç bir çağrışım.

Yoğurtlu kebap ve Patlıcanlı börek yedik.

Yoğurtlu kebapta kullanılan yoğurt hafif ekşi idi. Patlıcanlı börek ise herzamanki gibi enfes.

Ben bir türlü bu aperatif yiyeceğe börek diyemiyorum. Zira börek olabilmesi için yufkadan müteşekkil olmalı diye düşünüyorum. Fakat ağzınızda dağılan kıvamda bir yiyecek bu. Üzerindeki bir dilim döner ise çok yakışmakta. Eğer yolunuz düşerse mutlaka gelin ve tadın.

Yoğurtlu kebap, patlıcanlı börek, ayran ve su 38 ytl. Tuvaletlerin kapısında nostaljik bir şekilde Erkekler Helası ve Kadınlar Helası yazmakta. Bu fazlasıyla turistik işletmenin tuvaletleri, kapısının üzerindeki yazının ilerisine gidememiş durumda; yani sadece “Hela”.


Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Yorumlar

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir