O çok şubeli olanlarından değil. Bir yıl kadar önce Selamiçeşme eski Akbank’ın olduğu yerde ilk şubelerini açtılar. Şimdide Ankara – Çankaya şubeleri açılıyormuş. Köftesi çok özel ve güzel. Menü Köfte, Piyaz, Helva. Şimdilerde pilav da menüye dahil olmuş. Ramazanlar da ise çorba var. Bu kadar yalın bir menüye sahip olan Tarihi Sultanahmet Köftecisi neredeyse günün her saatinde dolup dolup boşalmakta. Ünü zaten yurt dışında. Sultanahmet çevresini gezen bir çok turist ellerinde, kah internetten, kah arkadaş tavsiyesi ile buranın adresi bulunmakta. İki dükkan yanındaki benzer isimli Sultanahmet köftecisi ile katıştırmamak için tembihlenmişler.
Biz her gidişimizde adam başı 1,5 köfte, ayran ve piyaz alıyoruz. Her ne kadar piyaz farsça soğan demekse de, biz piyaz’ı iş hayatı yüzünden soğansız tercih ediyoruz. Piyaz köfteden önce masaya geliyor. Üzerine bol pul biber ve limon eklenip köftenin gelişine dek karıştırıyoruz. Köfteler geldiğinde Piyaz, pul biber, limon ve zeytinyağı iyice karışmış yenmeye hazır oluyor. Köfteler herzaman çok leziz, iyi kızarmış fakat kuru değil, yanında da biber turşusu. Çok lezzetli ve hesaplı.
İrmik helvası benim standartlarıma göre biraz tatlı oluyor. Fakat seveni bir hayli fazla.
Haftaiçi havanın güzel olduğu bir öğle tatilinde, önce burada köfte ve ardından mini bir Sultanahmet turu, eğer hafta sonu ise maksi bir Sultanahmet gezisi planlayabilirsiniz.
Bizim için bu mekanın bir de özel anlamı var, Selda’nın Eminönü şubesinde çalıştığı dönemde neredeyse her öğle tatilinde buraya yemek için gelir, yemeğimizi yer, ardından da küçük bir Sultanahmet gezisi yapar ardından koştura koştura işe dönerdik. O dönemde kasada tonton Özcan bey adında bir bey dururdu. Bizi çocukları gibi karşılar ve öyle hizmet edilmesini sağlardı.
Bu haftasonu, Köftecinin ardından Arkeoloji müzesine yürüdük. Daha önce defalarca gittiğimiz bu müzeye gidişimizin özel bir anlamı vardı. Marmaray kazılarından çıkan tarihi eserlerin sergilendiği bir bölüm oluşturulmuş.
Arkeolog kedi Fatoş’ta artık turistlere poz vermekten yorgun.
Bu oluşturulan bölümün tavanı tamamen bu kazılardan çıkan kırık çömlek parçalarından oluşturulmuş. Söylendiğine göre 1000 çuval kadar bu parçalardan varmış, bu çuvallar çıkarıldığı yere gömülmüş. İnanılmaz bir sergi mutlaka, ama mutlaka gezilmeli. Şaşkınlıkla izledik. Bir çok yerde yolun nedeyse bir metre altından antik kalıntılar çıkıyor. Bu kazılar sırasında Bizans surları, 8 adet gemi, Theodosius limanı ve sayılamayacak kadar küçüklü büyüklü parça bulundu. Yenikapı tam bir arkeolojik kazı alanı haline gelmiş, keza Üsküdar meydanı da öyle. Fotoğraflarla da desteklenen sergiden blog’umla ilgili bir tabak fotoğrafı yayınlıyorum. Bu tabak helenistik dönemde balık tabağı olarak kullanılıyormuş. O ortasındaki çukur bölüme sos konuluyormuş. Şaka değil gerçek arkeolojik bilgi.
Eğer Arkeoloji müzesini gezmediyseniz mutlaka gezmelisiniz. İstanbul Arkeoloji Müzesi, dünyada gezdiğim bir çok, çok ünlü müzeden daha zengin. Balkanlar, Afrika, Anadolu, Mezopotamya, Arap yarımadası ve Afganistan gibi Osmanlı sınırları içinde yer almış bölgelerden toplanan 1 milyona yakın eserle dünyanın önde gelen müzeleri arasında bulunmakta.
Tuğba için bir cevap yazın Cevabı iptal et