Nina Simone eşliğinde…
İÜ İşletme İktisadı Enstitüsü eskiden İÜ Hisarüstü kampüsünde yer alırdı. Burada okuduğum dönemde, arkadaşlarla çoğu kez öğlen aralarında Rumeli Hisarındaki bu büfede sosisli yerdik. Üzerine de Ali Baba’da çay (Ali Baba’nın kışları ortada yanan sobası ve “hoşgeldin yavrum” sözleri hala kulaklarımda çınlar. Ali Baba rahmetli olmuşmudur niçin artık adı Erguvan Cafe olmuştur bilmiyorum). Üniversite yıllarından kalma bu alışkanlıkla, eğer Rumeli Hisarı yakınlarında isek, yemek molasını mutlaka iskelenin altındaki bu ufak büfede, sosisli yiyerek veririz.
Sosisli geleneksel yöntemle pişirilmekte. 3 tarafı camla çevrili, üzerinde 60 mumluk lamba olan ve altındaki haznede salçalı sosun içinde yüzen sosisler, tost makinesinde ısıtılmış çıtır çeyrek ekmek arasına girmeyi beklemekteler. İçi alınmış ya da alınmamış tost makinesinde basılmış bu ekmeğin arasına sosis konulduktan sonra gene geleneksel şekilde sosisin üzerine iki kaşık salçalı sostan dökülür. 2 – 3 ince dilim kornişon turşusu ve isteğe göre hardal. Hardal ev yapımı, burundan çıkan cinsten. İşte mükemmel lezzetin değişmez tarifi.
Bugün Batur’un basketbol’dan çıkışında hepberaber gene 1971 den beri burada olan ve o günden beri Zekeriya beyin (bugün oğlu vardı) işletmekte olduğu bu büfeye geldik. Amacımız sadece sosisli. Türkiye’nin bu en manzaralı büfesinden sosisli ve ayranları alıp, boğaza nazır vaziyette açık havada bir güzel yedik. Ve tabii ki ardından birer çeyrek ekmek daha. Evet aynı lezzet. Bizim 1980 lerde keşfettiğimiz bu büfede o günlerden beri lezzet asla değişmiyor. Umarım hiçbir da zaman değişmez.
Lokasyon; Rumelihisar iskelesi’nde, İstanbul’un en pahalı balık lokantalarından İskele restaurant’a bitişik ve aynı manzarada. Çeyrek sosisli ve büyük ayran 3 ytl.
AYLİN için bir cevap yazın Cevabı iptal et