Nisiotiko Taverna – Dedeağaç (Alexandroupoli)

Arkadaşlarımızla 2 günlük Taşöz (Thassos) adası gezisi dönüşünü akşam üzeri saatlerine denk getirip “Dedeağaç – Nisiotiko Taverna” yemek planını gerçekleştiriyoruz. Nur – Özçelik ve Naz – Murat daha önce burayı denemişler. Anlatılan lezzetleri tatmak için Nisiotiko’ya varıyoruz.




Nisiotiko bir balıkçı tavernası. Dedeağaç sahilinde fenere doğru ilerlerken, fenere 100 – 200 metre kala sol ara sokak içinde. Sahibi Stogios Kyriakos bizi kapıda karşılıyor. Eşi İzmirli ve rahatça anlaşacak kadar Türkçe biliyor. Arkadaşlarımızı hatırlayıp, hal hatır soruyor. Saat 16 gibi varmamızdan ötürü masalar genelde boş. Rahatça kaldırım üzeri bir masaya yerleşiyoruz.

Neşeli bir servis görevlisi Uzo bardaklarımızı getiriyor, bu arada poz vermeyi de ihmal etmiyor.

Öğlen yemeği yemeden gelmemizden ötürü (yoksa obur falan değiliz yani) siparişi biraz abartıyoruz. Yanında da Yeşil Barbayanni (Varvayani diye okuyorlar) uzo tabii.

Tzaziki (cacık), Uzo ile birlikte hemen masaya servis ediliyor. Sızma zeytinyağı ile hallenmiş. Tzaziki neredeyse tüm tavernalarda güzel. Hani kötüsünü yemedik desem yeridir. Yunanlıların cacığının böyle güzel olmasını Dedeağaç’ta çözüyoruz. Marketten aldığımız yoğurt ile durum anlaşılıyor. Hafif kremamsı bir süzme yoğurt. Çok ekşi değil. Ama kıvamlı. Muhtemelen içine rendelenen salatalıklar su salmaması için bir miktar bekletilip cacığa katılıyor. Sarımsak ise daima var. Tzaziki bizdeki gibi yemeğin yanı tüketilen bir şey değil, tamamen bir tür meze.

O kadar uzun bir dönem birlikte yaşamışız ki, Yunanlılarla ile kültürlerimiz iç içe geçmiş. Özellikle de yemek içmek konusunda, hangi yemek bizden hangi yemek onlardan diye biraz kafa yormamız halinde bazı çıkarımlar yapmak mümkün. Kelimelerin söylenişleri ve etimolojik incelemesi bize bazı ipuçları veriyor.
Örneğin;
Tzaziki (Cacık) Yunancadan (Ama tabii Orta Asya’dan gelen yoğurt muhtemelen Yunanistan topraklarında cacığa dönüşmüş),
Dolmades, dolmadaki ve hatta yalantsi dolmadaki (Doldurmak fiili) Türkçeden,
Musakka Yunancadan,
Greek Cafee, Kahvenin Arap yarımadasından önce Osmanlıya ulaşmasından dolayı kesinlikle Türk Kahvesi.
Bu gibi örnekler çok fazla, sizin de aklınıza gelen varsa lütfen yorum kısmında paylaşınız…

Greek salat olmazsa olmaz. Heryerde aynı kalitede.

Limon soslu ahtapot, masamızın baş tacı. Ahtapotlar limonlu sosla pişirilmiş o sos içlerine işlemiş. Zeytinyağlı limonlu sosu kapış gidiyor.

Yunanistan’da yemek yediğimiz her restaurant’da mutlaka ahtapot ızgara sipariş ederiz. Ama bu ızgara ahtapot şimdiye dek denediklerimizin en iyisi (Belki bir kaç kez daha diğer restaurantların ahtapotu için en iyisi diye yazmış olabilirim, ne yazık ki son yenen lezzet akılda kalıyor). Pamuk gibi. Zeytinyağlı sosu ile bütünleşmiş. Hafif kekik ile renklenmiş.

Kabak ise adeta bir cips. Bu da Yunan tavernalarının olmazsa olmaz mezesi. Ama buradaki enfes ötesi.

Gelelim sofranın ası olan midyeye. Bu midye tava mutlaka denemeniz gereken bir şey. Muhteşem. Sanki mısır ununa bulanıp kızartılmış. Bir damla yağ çekmemiş. Şekilleri bile bozulmamış. Tabii birinci tabak hemen kapışılıyor, ardından bir tane daha.

Pesto soslu kalamar. Bu da kendi kulvarında bir fenomen.

Jumbo karides ızgara ise daha önce yediklerimizden ayrı olarak lezzet patlaması.

Izgara kalamar ise içlerine maydanoz doldurularak ızgara yapılmış. Gene limonlu sos ile servis edilmişti. Söyleyecek tarif bulamıyorum gerçekten.

Izgara hamsi kuşu gibi hazırlanmış sardalya, ise hafif pul biber ile çeşnilendirilmiş lokum gibiydi. Aralarında ince bir dilim domates ile ızgara yapıldığından, domatesin lezzeti sardalyanın içine işlemişti. Sardalyada lezzetin yanına estetik te eşlik etmekteydi.

Üzerine ise neredeyse Yunan Tavernalarında standart olarak ücretsiz ikram edilen tatlı tabağı geldi. Mozaik pasta, revani, havuçlu kek, brovni ve güllü dondurma. Çeşitlerin hepsi güzeldi ama güllü dondurma enfes.

Nisiotiko Taverna, hem damağa hem de göze hitap eden bir lezzet durağı. Fiyat seviyesi Yunanistan’ın biraz üstünde ama değer. Tüm bu yiyip içtiklerimize toplam 160 Euro ödedik. Adam başı 26 Euro gibi.

Eğer karayolu ile Yunanistan’a giriyorsanız yada dönüyorsanız, sınırdan sonra sadece 30km lik bir mesafede olan Nisiotiko’ya mutlaka uğrayın. Pişman olmazsınız. Bir tek Nisiotiko için bile gelebilirsiniz az bir yol. Eğer akşam yemeği saatlerinde uğrayacaksanız rezervasyon yaptırmanız iyi olur (diyorlar).

www.nisiotiko.gr
Zarifi Sokak No:1 Alexandroupoli (Dedeağaç)
Tel: + 30 25510 20990

Vaktiniz var ise izleyiniz; Biraz karşı kıyıdan, biraz bizden. “Rembetiko” filminden “Ödemiş Kavakları”… (İzmir’in kavakları değil aslı bu imiş)


Yayımlandı

kategorisi

,

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

“Nisiotiko Taverna – Dedeağaç (Alexandroupoli)” için 3 cevap

  1. Asuman avatarı

    Nisiotiko’ya birkac kez gittim. Cok guzel anlatmis ve fotograflamissiniz. Benim favorim soslu kum midyesi, denediniz mi bilmiyorum ama o da muhtesem. Izgara ahtapota ise sadece of offf diyorum gecenin bu saatinde. Esim de yedigi barbunu hala anlatir durur.
    Yani bir firsat yaratip tekrar gitmeyi dusundugum bugunlerde bu fotograflar harika geldi.

    Sevgiler,
    Asuman

    1. Burhan avatarı
      Burhan

      2 ay önce oradayım muhteşem lezzetler ve iyi servis
      türkçe bilen Çalışanları ile haftasonu bile İstanbul.dann
      gitmeye değer bir yer

  2. Ahmet avatarı
    Ahmet

    Cok lezzetli yemekler . Güzel servis , sofra duzeni harika . Cok onemli uyari . Dedeagac ta özellikle Makri bölgesinde turk plakali araclara zarar verilyor . Benim ve arkadasimin aracina lastikleri patlatildi ve bütün arabalarin kaportasi civiyle cizildi . Bizden once 8 arabaya ayni sekilde zarar verilmistir . Gidenlere uyari

Ahmet için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir