Sahan Şirehan – Gaziantep





Gaziantep’e uçağımız saat 20:00 gibi vardı. Selda’nın önceden organize ettiği minibüsümüz bizi hemen alıp otelimize getirdi. Aşağıdaki resimde de göreceğiniz gibi muhteşem bir Ermeni konağı imiş zamanında. Üstelik Müslüman mahallesindeki tek Ermeni konağı.

İlk akşam yemek yiyeceğimiz yeri seçerken rahatça 23 – 24 e kadar oturabileceğimiz bir yer olmasını istiyorduk. Alternatif çok fazla değildi. Sahan, lezzetli menüsünü İstanbul’dan sevdiğimiz ve 24’e kadar açık olan bir restaurant olduğundan tercihimiz buradan yana oldu.

Elimizdekileri odalarımıza atıp derhal heyecanla Sahan’ın yakın zamanda restore ettiği Şire Han’a doğru yürümeye başladık. Vardığımızda ise gerçekten harika restore edilmiş bir yapı ile karşılaştık. 2012 nin bu ilk günlerinde hala yılbaşından kalma mini ampullerle donatılmıştı. Hanın her odasına yaklaşık 10 – 12 kişilik bir masa konulmuş. Ve böylece masalar birbirlerini görmüyorlar, birbirlerine gürültüleri karışmıyor.

Bu parlak bir fikir gibi görünse de uygulamada soğuk bir atmosfer yaratmıştı. Ve bir cuma akşamı olmasına rağmen koca handa 3 – 4 masa dolu idi. Hanın bazı bölümleri henüz ne yapılacağına karar verilememiş gibiydi. Bir ara konaklama amaçlı kullanılacağını okumuştuk. Ama görünüşte öyle bir şey yoktu.

Bu negatif başlangıçtan sonra grubumuzdan Sahan’ın menüsünü bilmeyen arkadaşlarımız için direkt Yuvalama sipariş ettik. Gelen çorbanın İstanbul’daki ile uzaktan yakından ilgisi yoktu. Soğuk ve lezzetsizdi. Hiç bir tabakta parça et yoktu. Kebap öncesi sıcaklar için Haşlama içli köfte istedik, burada yapılmıyormuş. İnanamadık. Pazı dolması ise bazen yapılıyormuş ve cuma akşamı yoktu. Mecburiyetten sipariş ettiğimiz kızartma içli köfteleri bir çok kişi bitiremedi!

Uçakta tesadüf okuduğumuz Pegasus dergisinde şirket sahibi ‘Tahir Tekin Öztan’ Şirehan Sahan’ı anlatıyordu. Ve ballandıra ballandıra ‘Öz Çorbasını’ tarif ediyordu. Tabii grubumuzun bir kısmı direkt Öz Çorbası istedi. Fakat servis veren garsonumuzun böyle bir çorbanın varlığından haberi bile yoktu.

Ve finalde yediğimiz kebaplar ise İstanbul Sahan’da yediklerimize hiç benzemeyen, damak tadımıza uymayan lezzette idiler.

Seyahat dönüşümüzden bir hafta sonra, Amerika’dan gelen kuzenim ile İstanbul Sahan – Vega ya gittik. Yemek yerken onlarca kez gidip hiç karşılaşmadığımız ‘Tahir Tekin Öztan’ ile karşılaştık. O da bazı dostları ile yemek yemekteydi. Bizim masada ağırlıkla konuştuğumuz konu Sahan Şirehan Gaziantep idi. Konuşmalarımıza şahit olan garsonumuz ‘Arzu ederseniz anket formumuzu doldurunuz’ dedi. Tabii Selda konunun sıkı takipçisi olarak formu aldı ve o formun tüm boş yerlerinin her santimetre karesini doldurdu. Çıkarken de çok büyük bir tesadüf eseri Tekin bey ile karşılaştık ve sözlü olarak ta şikayetimizi kendisine aktardık. Kendisi sorunların düzeltileceğini ve yeni planlarının yurtdışına açılmak olduğunu söyledi. Bu yanıttan sonra Tekin bey’in ne demek istediğimizi anlayamadığını düşündük.

Prensip olarak bu blogda daima olumlu deneyimlerimizi paylaşıyoruz ama aynı tesisin iki şubesi arasında bu denli farklar olması bu yazıya bizi mecbur etti. İstanbul Sahanlara evet ama Gaziantep Şirehan Sahan’a hayır diyoruz.

 


Yayımlandı

kategorisi

yazarı:

Etiketler:

Yorumlar

“Sahan Şirehan – Gaziantep” için bir cevap

  1. kayahan avatarı
    kayahan

    sahan şirehan a 2010 kurban bayramı döneminde bir dost gurubu ile gittik Antepte bayramda açık bir iki yerden biri idi ve yeni açılmıştı oldukça beğenmiş ve gidene tavsiye eder olmuştuk ama sizin bu yeni gözleminiz türkiyede marka sürdürmenin zorluğunu gözler önüne seriyor.İş sahibi elindekini düzeltemeden bir de yurtdışı hayali kuruyor.
    üzüldüm gerçekten
    not şifre iki kelimenin formatını okunur seç lütfen

kayahan için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir