Hacı Abdullah, İstiklal caddesinde Ağa camii’nden girdikten yaklaşık 60 – 70 metre kadar sonra sol kolda yer alan, 1980’lerde esnaf lokantası olarak yemek yediğimiz fakat yakaladığı lezzet sayesinde turistik hüviyet kazanan estetik bir lokantadır. Kuruluş yılı bile çok estetik; 1888.
Dar cepheli girişindeki duvarlar çeşit çeşit renkli komposto kavanozları ile renklenir. Sonra arkaya doğru yemeklerin sergilendiği bölüme ulaşılır. O enfes sarmalar, katmerler, güveçler, fasulyeler, çerkez tavuğu, tandır, hünkar beğendi sıralanmış siparişinizi bekliyor.
Ben bugün kuzu tandır ve cacık ile başladım. Kuzu tandır enfes bir iç pilav ile servis ediliyor. Eğer karnınız aç ise ayrıca iç pilav almakta fayda var. Tandır ise çok leziz ve ağızda dağılıyor. Diğer tandır yapan yerlerden farklı olarak kemikli servis ediliyor. Üzerine ise sakızlı muhallebi ile kapatıyorum.
Batur ise kuzu kol sarma ve yoğurt ardından da karışık komposto istiyor. Kuzu kol sarma leziz. Komposto ise bu yemeğin üzerine hem serinliği hem de lezzetiyle çok iyi geliyor.
Mekan hafif loş, oturma düzeni rahat. Arkadaki o kubbeli bölümü fazlasıyla yapay geldiğinden orayı hiç tercih etmiyorum. Tuvaletler düzenli ve yeni ama yerdeki fayans ya da mermerin üzerinin tamamı kaymayı engelleyen kıvırcık lastik ile kaplanmış, bu da temizlik hissini engelliyor. Taksim – Beyoğlu civarında lezzetli sulu yemek canınız çekerse gidilebilecek sayılı mekanlardan biri.
Orta üzeri fiyat seviyesi ile bu lezzetin karşılığını alıyorlar. Yediklerimiz 66 ytl tutuyor. İstemezseniz asla fiş vermiyorlar, kredi kartı ile ödeme yapsanız bile.
Bob için bir cevap yazın Cevabı iptal et